12 Nisan, 2005
Sayın Mustafa Ruhi Şirin,
Döner dönmez size yazmak ve davetiniz için teşekkür etmek istiyordum ama, mesaj yoğunluğuyla ve iş yerinde biriken sorumluluklarla boğuşurken günler geçiverdi işte.
Yarın da İzmir Fuarı’na gideceğim. Bu nedenle hemen şimdi sorularınızı yanıtlamaya zaman ayırıyorum.
Sizce amacımıza ulaşabildik mi?
Evet, amaca ulaşıldığını düşünüyorum, eğer amaç benim düşüncelerimi süsleyen amaçla aynıysa... Yok başka şeyler umulduysa, o zaman amaca ulaşılamamış sayılabilir ?
Etkinliğin en önemli eksikliği sizce neydi?
Bu tür etkinliklerde biliyorsunuz, o kadar çok eksik ve yanlış vardır ki, ya eksiklere alıştığımızdan, ya da karşılaştırma yapabileceğim daha mükemmel bir etkinlikle karşılaşmamış olduğumdan, Sakarya etkinliğinin şu eksiği vardır diyebileceğim önemli bir şey yok. Kişisel bazı önemsiz talepler olabilir ki, o da şudur –ancak geneli etkilemez, dediğim gibi “kişiseldir”: Ben programlı bir insanım. Zamanımı azamide değerlendirmek isterim. Saat 10’da bir okulda söyleşiye başlanacaksa, ki 9’da başlamak daha etkin olur bence, o zaman söylenen saatte orda olmalıyım. Ancak okuldan arabanın gelmesinin gecikmesi, benim otelden gecikmeli yola çıkışım, okula varış saatimi yarım saat geciktirdi.
İşaret edebileceğim eksiklik bu olabilir ki, bu da biliyorsunuz, çoğunluk için dile bile getirilmeyecek bir ayrıntıdır.
Bir de, yemekte yazarların arasına oturtulan çocukların dünyadan haberleri yoktu. Yani ne yazardan haberleri var –masada kimler oturduğunu bile bilmiyorlardı- , ne kitap okumuşlar, kitapla ilgileri vardı... Çok iyi bir düşünceydi yemeğe çocukları almak ama kitap okumaktan hoşlanmayan çocukları toplamak yerine, böyle bir heyecanı hak eden ve o dakikaları yaşam boyu unutulmayacak bir anı olarak belleklerinde saklayacak çocukları ödüllendirmek daha hakkani olurdu.
Seyircilerle ilgili, belki “az” olduğu konusunda yakınmalar gelebilir, oysa yine karşılaştırmalı olarak baktığımızda, haksızlık etmeyip, başka etkinliklere göre doyurucu bir kitle olduğunu belirtmemiz gerekir. İlerki yıllarda, daha yoğun ilgi olacağından da kuşkum yok. Elbet eğer aynı “anlayış”la sürdürülürse, başka yönlere sapılmazsa...
Bu ilk etkinlikle neyi başardık?
Binlerce çocuk belki de ilk kez seveceği, severek okuyacağı bir kitapla tanıştı, kitapların yazarlarıyla karşılaşıp unutulmayacak bir deneyim yaşadı.
Bunun ötesinde, istenince bürokrasinin aşılabileceğini örnekleyerek siyasetle sanatçının gönülbirliği yapabileceğine dair umudu yeşertti.
Ayrıca, çocuk ve yazar buluşmasının ne kadar önemli olduğunu siyasetçilerin kavramış olması, yazarlara sahip çıkması, yazarlar açısından çok sevindirici.
Yani çocuklar sevindi, yazarlar umutlandı... Ya siyasiler ne düşünüyor; o kısmını ben bilmiyorum. Onlar da bize görüş bildirirlerse çok sevinirim.
Çocuklarımıza gerçekten yararlı olabildik mi?
Ben kendi açımdan çocuklara çok yararlı olduğumu düşünüyorum. Çocuğa uzanışımın her sonucu böyledir. Bu fırsatların verilmesine gereksinimim var yalnızca.
Ancak, başka yazarlar adına konuşamam. Herkesin kitabı yüreklerde ışık yakar mı; herkesin sohbeti geride bir ışık bırakır mı; herkesin amacı leylak kokulu mu? Bunları ben yanıtlayamam. Ben ancak kendimi ve kendi sorumluluklarımı bilirim.
Yazarlara etkisi ne oldu?
Ben, kendini çocuklara karşı sorumlu hisseden, yaptığı işe saygı duyan bir insanım. Çocuklarla bu kez iletişimimde, başka iletişimlerden daha farklı bir etkileşim edinmiş değilim; yararlı olduğumu, adım unutulsa da söylediğim bir cümle ya da anlattığım bir kavramın çocuklarda ömür boyu yerleşmiş olabileceğini düşünüyor ve ihtiyaçları olduğunda onların yollarını aydınlatabileceğine, yüreklerine güç vereceğine inanıyorum.
Beni etkileyen şey, siyasilerin çocuğa verdiği önceliği ve sanatçıya duyduğu saygıyı görmek oldu. “Olabiliyormuş!” diyebildim ve bir etkinlikten dönerken, yalnızca çocuklara ulaşmış olmanın mutluluğuyla değil, kendi çıkarlarından başka şeylere değer veren ve kendilerini Kaf dağında sanmayan siyasilerin olabildiğini görmenin mutluluğuyla da döndüm.
Akademisyen arkadaşlarımızın bu tür etkinliklerden beklentileri nelerdir?
Bu soruya ben yanıt veremem ?
Gelecek yıl için neleri önerirsiniz?
Bu yanıtların “özel” mi, yoksa “genel” mi olduğunu bilmiyorum. Bu konuda bana yanıt verirseniz, şu anda açıklamadığım bazı özel düşüncelerimi de iletebilirim. Bu konunun, “yazar” listesinin ve panel konuşmacılarının oluşmasıyla ilgili olduğunu belirtebilirim.
Etkinliğin, çocuklara kitap dağıtmakla büyük ivme kazandığını söyleyebilirim; hem çocuklar bağlamında, hem de yazarlar açısından. Kitaplar dağıtılmamış olsaydı, etkinliğin kalıcılığı ve duygusal yoğunluğu çok az olurdu...
Toplumda kadrosuz, sendikasız, maaşsız köleler sınıfına itilmiş olan yazarların, önüne konan her işi yakınmadan yapması beklenir. Eğer yazarlığa kalkışmıssa bir kez, ömür boyu seçeneksiz bir köledir artık; her çağrıldığı yere gitmesi, elinde kitaplarını götürmesi, armağanlar vermesi ve kitabının okunması için, elinden geleni kendisinin yapması beklenir, istenir. Bir bakıma, yazarlığa kalkışmanın bedelidir bu.
Sakarya etkinliğinde, yazarların kitaplarından satın alınıp çocuklara dağıtılması, bu bakımdan çok teşvik ediciydi. Oralarda kitap standlarının kurularak satış yapılması benim adıma özendirici olmayıp, itici olduğu gibi, daveti severek kabul etmemin de önünde engel olurdu. Bu bağlamda, etkinliğin benim beklentimi karşıladığını söyleyebilirim.
Vali’ye Allah çok uzun ömürler versin ve nice kentte Valilik yapmak nasip etsin ki, bu çalışmayı her dönem değişik kentlere de taşıyabilsin. 4 yılda bu alışkanlığın Sakarya’da yerleşmiş olacağını umuyorum; başka kentlere de bu güzel amacın taşınması gerek. Başka kim var bunu gerçekleştirebilecek? Ben bu yaşıma kadar henüz görmedim. Sayın Valiyi içtenlikle kutluyorum.
Bu çalışmanın ne meyveler verdiğini, yazarların ziyaret ettiği okullarla iletişim halinde olarak, kolayca ulaşılabilir. Valiliğin ardımızdan bu çalışmayı yapacağını ve bizlere de bir rapor verebileceğini umuyorum.
Ruhi bey, size de teşekkürlerimle,
Aytül Akal