Kanatlansın Çocuklar...
Yücel FEYZİOĞLU
Yüzde 83’ü yabancı edebiyatla beslenen çocuklarımız yurdunu, anadilini, kültürünü sevebilir mi?
Yedi yaşından beri kulaklarımda çınlayan bir ses var: ‘Elden düşürmeyecekleri nağıllar (masallar) hikayeler yazalım balalarımıza!.. Kitaplarla kanatlansın çocuklar!..’ Azerbaycan’ın ünlü şairi Samet Vurgun’un sesidir bu. Televizyon yoktu o zamanlar. Radyoların sesi cızırtılıydı. Baku radyosunu dinlerdik Kars’ta. Ünlü şairin sesi yayılırdı sıcacık odalarımıza.
Sakarya İlimizde şimdi çocukların kitaplarla kanatlandıklarını görüyorum. Bir anda 50 yıl geriye sıçrıyor belleğim. Vali Nuri Okutan Samet Vurgun duyarlılığıyla sesleniyor: ‘...çocuk edebiyatının seçkin yazar ve şairlerinin, ilköğretim çağı öğrencilerimizle kuracakları bağ, gelecekte daha mutlu ve bilgi açısından daha donanımlı bir ülkenin temellerini teşkil edecek...’
Seviniyorum. Kitap bıçkını genç bir valimizdir Okutan. Yokluk, yoksulluk içinde geçmiş çocukluğu. Kitaptan kanat takınca nasıl yükseklere çıkılabildiğini somut yaşayanlardan... Herkesi o yüksekliğe çıkarmak istiyor. Tek kanatla çıkılamayacağını da iyi biliyor. Güçlü bir kanat daha almış yanına. Çocuk Vakfı’nın Başkanı Sevgili Mustafa Ruhi Şirin’i: Dilimizi güzel kullanan bilge kişi; inatçı çocuk... Sonra güçlendirmiş kanatlarını: Milli Eğitim Müdürlüğünü temsilen Sedat Akçakoyunlu. Çınar boylu, güzel yüzlü şair... ‘Yedi renk yedi iklim: SAKARYA’ adlı büyük eserin editörlerinden. Adapazarı Büyükşehir Belediyesini temsilen Sevgili Fahri Tuna: Portre yazarı. Irmak Dergisindeki o sıcacık yazılarını okuyunca daha yakın olmaya neden zaman kalmadı diye hayıflandım. Vali Yardımcısı Mustafa Güni’nin binlerce kitabı zamanında getirtmek için sadece benim editörüme bir günde 6 kez telefon ettiğini öğrenerek saygı duydum.
1. Sakarya Çocuk Edebiyatı Günleri onların içten çabalarıyla başladı. 15 çocuk edebiyatı şair ve yazarıyla ayrı ayrı okullara daldık. O ne coşku Tanrım, o ne sevinç!.. Kitaplar çocukların ellerinde kanat gibi dalgalanıyor. Kitap yüzlü hepsi... Gözleri pırıl pırıl... Okuldan okula koşuyoruz. Zamanında kitaplar ellerine ulaşmışsa, çocuklar bilinçli sorular soruyorlar... Merakları dorukta. Keşke bütün öğretmenler bu pırıltıya bu meraka umut olacak donanımda olsalar diye düşünüyorum. Keşke yepyeni metot ve yöntemlerle o pırıltıyı alıp güneşe yürüseler... Aaah benim güzel ülkem sen neye layık değilsin ki...
Günün keyifli yorgunluğunu Sapanca Gölü’ne karşı oturarak atıyoruz. Yemeklerin lezzeti daha bir başka. Gönül rahatlığıyla yiyebiliriz... Sormak ihtiyacı duyuyorum: ‘Çocuklarımız yüzde kaç oranla yerli edebiyatla besleniyorlar?’ Mustafa Ruhi Şirin cevap veriyor: ‘Sadece yüzde 17. Geri kalan yüzde 83’ü ceviri edebiyatla besleniyorlar.’
Tüylerim ürperiyor. Çocuklarımızın yüzde 83’ünü yabancı edebiyatla beslerseniz, bu ülkede büyüyen çocuk:
* Bu yurdu ve bu yurdun insanını sevebilir mi, dışarıya özenmez mi? Çünkü dışarıdaki yurtların masallarıyla, öyküleriyle büyümekte, oralar gözlerinin önünde şekillenmektedir.
* Bu çocuklar arasından ulusal karakterler çıkabilir mi? Çünkü kendi ulusal karakterlerini ancak yüzde 17 oranında öğrenmektedirler. (Bu yüzde 17’nin de kaçı gerçek edebiyattır?)
* Bu çocuklar anadilimize aşık olabilir mi? Çünkü çeviri okuyarak anadilin inceliğini, zenginliğini, derinliğini, rengini tanıma olanakları yok edilmiş.
Şimdi bir kitap rüzgarı, bir sevinç rüzgarı, bir kahkaha başlatmış Sakarya. Umarım bütün illerimiz, bütün yöneticilerimiz, öğretmenlerimiz sahip çıkarlar, bütün toraklarımıza yayılır bu coşku. Çocuklarımızı daha sağlıklı yetiştiririz.
Umarım biz çocuk edebiyatçıları da çocukların elden bırakmayacakları öyküler, masallar yazarız. Yazdığımız şiirler dile düşer, türkü olup göklerimize yayılır... Samet Vurgun’un vasiyetini yerine getirmiş oluruz.
‘Topla yüreğim, topla ve aç kanatlarını...’